"İÇ GÜVENLİK PAKETİ" İLE İLGİLİ BASIN DUYURUSU

BİLECİK BAROSU BAŞKANLIĞI BASIN DUYURUSU                                                                                                

Son aylarda ülke gündemini meşgul eden, TBMM Genel Kurulunda önümüzdeki hafta görüşülmeye başlanacağı öngörülen ve kamuoyunda  ''İç Güvenlik Paketi'' olarak bilinen ''Polis, Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'' tasarısına ilişkin olarak, demokratik hak ve özgürlükler ile hukukun üstünlüğünden yana tavır koyan Bilecik Barosu olarak kaygılarımızı ve düşüncelerimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz: 

Halihazırda yürürlükte olan yasal düzenlemede gözaltı kararını yalnızca adli kolluğun başında bulunan savcılık makamı verebilmektedir. Yapılmak istenen yasal düzenlemeyle ise kolluk kuvvetlerine, yakalanan şüpheliyi, bireysel olaylarda 24 saat, toplu olaylarda ise 48 saat hiçbir adli makama dahi haber vermeden kendi inisiyatifiyle alıkoyabilme yetkisi verilmektedir. Bu adım, pratikte gözaltında geçen sürelerin yargısal denetimin tamamen dışına çıkması anlamına gelmektedir. İdari makamlar tarafından kişi hürriyetinin kısıtlandığı bu durum Türkiye Cumhuriyeti hukuk tarihinde bugüne kadar görülmemiş bir durumdur. 

Mevcut yasal mevzuata göre, kişilerin üstünün ve eşyalarının aranabilmesi için hakim kararı,  gecikmesinde sakınca olan hallerde ise savcı kararı aranırken, yapılmak istenen düzenlemede yalnızca kolluk amirinin emri ile vatandaşların üstlerinin ve eşyalarının araması yapılabilecektir.

 

Kolluk kuvvetlerine, savcı ve mahkeme yetkisini kullanacak şekilde mağdur ve tanık ifadelerini evlerinde alma yetkisi getirilmekte ve böylelikle özelde savcıların, genelde ise sürekli ‘ayak bağı’ olarak görülen ‘yargı erkinin’ yetkileri top yekun gasp edilmektedir. 

İşbu yasa değişiklikleriyle, kolluk kuvvetlerine adli makamların emri dışında idari makamdan da emir alma zorunluluğu getirilmektedir. Savcılık tamamen devre dışı bırakılarak makul şüphe adı altında emniyet müdürü/ amirinin ya da vali veya kaymakamın emri ile polise şüpheliyi gözaltına alma yetkisi verilmektedir. Oysa suç soruşturması ve suçun aydınlatılması yargısal bir faaliyet olup bu yetkilerin yalnızca yargı makamlarınca kullanılması gerektiği bir gerçektir. 

İstihbari dinlemeler konusunda getirilen tasarı ile yalnızca Ankara Ağır Ceza Mahkemesi üyesi yetkili kılınmaktadır. Böylece çok taraflı, çok yönlü hakim denetimi ortadan kaldırılmakta, Türkiye'nin dört bir yanında işlenen suçlar ile ilgili dinleme kararı, Ankara'da belirlenen (atanan) tek bir hakimin tasarrufuna bırakılmaktadır. 

Devletin en üst makamlarınca dahi hukukun yasadan daha değerli olduğu söylenirken, bu tip ‘yasal’ düzenlemelerle her geçen gün demokratik hukuk devleti gereklerinden geriye dönüş yapılmaktadır. Yine bugünlerde olduğu gibi kolluk kuvvetlerinin yetkisinin az olduğu savunularak PVSK’nda 2007 yılında çok önemli değişiklikler yapılmış ve maalesef geçen bu 8 yılda kolluk kuvvetlerinin direkt ya da dolaylı olarak içinde bulunduğu olaylarda yaklaşık 185 sivil vatandaş polis kurşunuyla hayatını kaybetmiştir. Buna rağmen kolluk kuvvetlerinin yetkileri artırılmak istenmekte ve gerekçe olarak her zaman olduğu gibi ‘toplum güvenliği’ gösterilmektedir. Oysaki yapılan tüm bu düzenlemelerin amacının güvenlik olmadığı ve bu yasal düzenlemelerin her türlü muhalefetin önünü kesmek amacıyla yapıldığı kuşkuları toplum nezdinde günden güne artmaktadır. 

Yapılan her düzenleme hukuk devletine olan güveni gün be gün azaltmaktayken hukuk devletinin karşıt kavramı olan polis devleti heyulasına bir tuğla daha yerleştirmektedir. 

Bilecik Barosu olarak ''temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunan”, Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve evrensel hukuk normlarına aykırı olan, kuvvetler ayrılığı prensibini ortadan kaldırarak yargısal erki yürütmenin emrine açan ve anayasasında hukuk devleti olduğu yazılı olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini giderek polis devleti anlayışına yaklaştıran bu düzenlemelere ilişkin kaygılarımızı kamuoyu ile paylaşır, sağduyu ile karar alınarak yapılmak istenen anti-demokratik düzenlemelerden bir an önce dönülmesini dileriz. 

Saygılarımızla.                                               

 

BİLECİK BAROSU YÖNETİM KURULU ADINA

                                                           BİLECİK BAROSU BAŞKANI

                                                                Av. HALİME AYNUR