Bir süredir kayıp olan üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in cansız bedeni Menteşe
ilçesinde ormanlık alanda bulundu. Basında yer alan haberlere göre vahşice öldürülmüş hatta
öldürüldükten sonra bedeni şiddet görmeye devam etmiştir. Olayla ilgili gözaltına alınan
şüphelinin eski erkek arkadaşı olduğu ve cinayeti itiraf ettiği öğrenilmiştir.
Eski sevgili, baba, ağabey, koca, komşu sıfatı her ne olursa olsun kadınlar erkekler
tarafından katlediliyor. Kadınların çığlıkları duyulmuyor. Erkek egemen toplumda var olmaya
çalışan kadınlar bir yandan da vücut ve akıl bütünlüğünü korumaya çalışmaktadır.
Kadınlar öldürülüyor… Veriler incelendiğinde her ay onlarca kadının cinayete kurban
gittiği ve faillerin erkek olduğu görülecektir.
İstanbul sözleşmesi kendi tanımıyla “kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin
önlenmesi ve bunlarla mücadeleyi, ciddi bir insan hakları ihlali oluşturan bu sorunu en
kapsamlı şekilde ele alan bir uluslararası anlaşmadır.”
İstanbul sözleşmesi; Kadınları korumayı, şiddeti önlemeyi, toplumsal cinsiyet temelli
ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını, kadın erkek eşitliğini sağlamayı amaçlamakta, imzacı
devletlerde amaca ulaşmak için eğitim, adalet, tıp, psikolojik gibi alanlarda düzenlemeler
yapılmasını öngörmektedir.
İç hukukumuzda ise Anayasa, uluslar arası sözleşmeler ve özellikle İstanbul
Sözleşmesinin esas alınarak yapılan 6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Yönelik
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun mevcuttur.
İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun şüphelinin ve mağdurun kim olduğunu,
sosyal statüsünü gözetmeden kadın beyanını esas ve asıl alarak, kadını korumayı
amaçlamaktadır. Toplumun her kesimine eşit mesafededir.
Kadınlar İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun’a rağmen öldürülüyor. İstanbul
sözleşmesinin tartışmaya açılmasını kabul etmiyoruz.
Sözde aile yapısını, aileye ait değerleri zedeleyeceği iddiasıyla etkisiz hale getirilmeye
çalışılan İstanbul sözleşmesinin ve 6284 sayılı yasanın zararlarının değil hükümlerinin ektin
uygulanılabilirliğinin tartışılması gerekmektedir. Zira uluslar arası ve ulusal hukukta karşılığı
olmasına rağmen engellenemeyen şiddet, istismar ve cinayetlerin yaptırımsız bir toplumda ne
denli artacağı aşikardır.
Pınar Gültekin’in ve diğer mağdurların başına gelenler içimizi yakmaktadır. Artık tüm
bu yaşanılanları engelleyecek samimi, etken ve istikrarlı önlemler alınmalıdır.